Salı, Mart 27, 2007

Mahfi Eğilmez'in yazısı

Mahfi Eğilmez'in bugünkü yazısını önemli bir referans okuması olarak her iktisat öğrencisine tavsiye ediyoruz. Mahfi Eğilmez şunları söylüyor;
"Çoğumuz ekonomiyi, mekanik bir sistem olarak öğrendik. Gaza bastığında hızlanan, frene basınca duran, yağını koymadığın zaman sorunlar çıkaran mekanik bir sistem. Ekonominin sosyal bir bilim olduğunu öğrenmemize karşın beklenti diye bir şeyi analize katmayı öğrenmemiştik. Zaman geçtikçe Türkiye ekonomisi dışa açıldı, yapı değiştirmeye başladı. Para, kur ve faiz en önemli göstergeler halini aldı. Beklentilerin önemi kavranmaya başlandı. Bizim kuşaklardan bu gelişimi izleyemeyenler geçen yüzyılın görüşleri içinde hapis kaldılar. Onlar için mal üretimi her şeyden önemliydi. Tüketim olmayan yerde üretim olmayacağını göremediler. Onun içindir ki piyasalar oluştuğu halde bilgilerini yenilemeyenler hâlâ piyasa yokmuş gibi yapıyor ve bu konulara kafa yoranlara piyasa iktisatçısı adını takıyor. Keynes'in dediği gibi hepimiz ölmüş iktisatçıların çoğu artık geçerli olmayan düşüncelerinin etkisi altındayız. Ama bazılarımız bu görüşlerin esiri."
Tekrar etrafınıza, gazetelere, TV'lere bakın bakalım, kaş kişi göreceksiniz ? Çoktur, çok..!

Çarşamba, Mart 14, 2007

Mehmet Altan'ın saptaması

Bugünkü "Milliyetçilik yükselmiyor, ölüyor" başlıklı yazısında (14 mart 2007),
"Türkiye epeydir çok hızlı bir şekilde modernleşiyor.
Dış ticaret hacmi 222 milyar dolara ulaştı.
Cumhuriyet tarihinin en büyük yabancı sermayesi son iki yılda geldi.
Köylülük çözülüyor.
Esnaf nitelik değiştiriyor.
Tabi ki bunun getirdiği bir sıkıntı var...
Tutunamayanların sıkıntısı...
Bunun adı milliyetçilik olabilir mi?"

Ne kadar doğru bir saptama ? Tamamen katılıyoruz.

Pazar, Mart 11, 2007

Türk'ün Parayla İmtihanı !


Akşam Gazetesi'ndeki 11 Mart Tarihli haber aşağıda.

Ordu'da bir bankada çaycı olarak çalışan birine piyangodan 844 bin YTL çıkıyor. Yıl 2003. Adamcağız bugüne 200 bin YTL borçla çıkıyor.

Detaylar için haberi okuyun, sonra yorumlayın. Acaba bu adamcağız mı çok saf mış ? Yoksa bizler millet olarak 'hortumlamaya' meyyal miyiz ? Ne dersiniz ?

Ne oldu bizim 'müşfik ve sıcak halkımıza' ?


Ordu’nun Perşembe İlçesi’ndeki Ziraat Bankası’nda çaycı olarak çalışan Hayri Kaya’nın hayatı 25 Ocak 2003’te Sayısal Loto’dan kazandığı 844 bin 156.90 YTL’lik ikramiye ile inanılmaz biçimde değişti. Ancak Hayri Kaya’nın bu yaldızlı günleri çok kısa sürdü, tek evi icra yolu ile satılan eski milyarder 5 ay hapis cezası aldı şimdi de 200 bin YTL’yi aşan borcu nedeniyle adliye koridorlarını aşındırıyor.

PARAYI DUYAN EVE KOŞTU

Lotoda kazandığı gece çekilişi yapan sunucunun “İhtiyacı olan birine çıksın” temennisinde bulunduğunu söyleyen Kaya, “Elimde kupon, çekilişi izliyorum. 6 top düştü. Rakamlar yan yana sıralanınca baktım 6 rakamı doğru bilmişim. Heyecandan başımdan aşağı ter boşaldı. İlk önce eşime ve babamla anneme haber verdim” diye anlatıyor. Paranın çıkmasıyla birlikte etrafını inanılmaz kalabalık bir kitlenin sardığını söyleyen Kaya, “Para çıktığını duyan eve koştu. Beni çaycı olarak çalıştığım bankada müdürün odasına kitlediler” diye anlatıyor hayatını değiştiren günü. İlk iş olarak kendine son model bir cip alan Kaya, “Para ayda 27 bin YTL faiz getiriyordu. Eve sabah 06.00 sularında dolmaya başlayan misafirlerin tek derdi paraydı. Hiç kimseyi geri çevirmedim” dedi. “İki ayda 200 milyar harcadığım için banka müdürü bile ikazda bulununca ben de kalkıp İstanbul’a gittim ancak bu kez de babamın “Oralarda mafyanın eline düşersin” ısrarı üzerine geri dönmek zorunda kaldım. Bir arkadaş yağ işine girelim dedi. Kabul ettim ama tüm masrafları ben ödedim. Kısa sürede veresiye defterlerimiz çalınınca o iş bitti” diye anlatıyor sonun başlangıcını.

BİN TÜRLÜ DOLANDIRILDI

Halı sahacılıktan PVC sektörüne kadar birçok işe girdiğini ancak hiçbirinde tutunamadığını söyleyen Kaya, “Hatta ağabey dediğim bir belediye başkanının adını verip, “Paraya sıkışmış biraz yardımcı ol ama parayı götürüp sen verme” dediler, inanıp aracı sandığım kişilere verdim, öyle bile dolandırıldım” diye anlatıyor memlekete geri dönüş öyküsünü.
Camiye sığındılarEVDEN atılınca ailenin altı ay boyunca bir camiye sığındığını söyleyen Hayri Kaya “Evimi bir akrabam icrayla satılırken satın aldı, ben şimdi onun kiracısıyım. Para çıktığını kimseye söylememeliydim. O gün bana 844 milyar lira çıkacağına 100 milyar lira çıksaydı daha hayırlı olacaktı. Kesinlikle bilmediğin işe girmeyeceksin. Bildiğin işi yapacaksın. Ben bankada çaycı olarak kalsaydım şimdi daha mutlu ve huzurlu olurdum” diyen Kaya, rençberlik yaparak hayatını kazanıp eşi Yıldız ile Ezgi ve Umut’u yaşatma mücadelesi veriyor.
BAL İŞİ BATIRDI

PARASI tükenmeye başlayınca bal işine girdiğini ve satın aldığı bal karşılığı 34 milyar liralık senet verdiğini ancak geri alamadığını söyleyen Kaya, “Senetleri ödediğim halde geri alamadım. Kazandığım parayla aldığım tek evimin kapısına icra geldi. Beş ay cezaevinde yattım. Orada hayatı ve gerçek arkadaşlarımı tanıdım. İyi gün dostlarım ortadan kaybolmuştu.” diyor.

AKŞAM Gazetesi- Ersin ÖZMEN / ORDU