Hikaye şöyle başlıyor: Bir bankanın müşterisi, bu bankadan aldığı kredi kartı için kendisinden tahsil edilen kart ücretinin iptali için Tüketici Sorunları Hakem Heyetine başvuruyor...
Olay daha sonra şöyle gelişiyor...
Heyet, müşterinin kabaca 50 TL'lik kredi kartı kullanım ücretinin iptaline karar veriyor.
Banka ne yapıyor?
Kararın ardından, müşterinin kredi kartını iptal ediyor.
İptal gerekçesi müşteriye şöyle anlatılıyor: "Karara itiraz edilmesi için yapılacak masraf iade edilmesi gereken kart bedeli tutarından fazla olduğundan, karara itiraz edilmeyerek, ilgili tutar kredi kartınıza iade edilmiştir. Tüm kredi kartı müşterilerimizin kredi kartı yıllık ücreti tahsil edilirken, bu hizmetlerin size ücretsiz verilmesi müşteriler arasında ayrımcılık yapma sonucunu doğuracaktır ki, bu da bankamız açısından kabul edilemez. Kredi kartınız iptal edilerek kullanıma kapatılmıştır".
Müşteri ne mi yapıyor? Ben okuduğumda gözlerime (pişkinliğe) inanamadım: Müşteri, tazminat davası açıyor!
Onun da gerekçesi şöyle:
Müvekkil, davalı bankanın uzun süredir müşterisi olarak bankacılık enstrümanlarını kullanmaktadır. Müvekkilin 50 TL gibi fahiş bir kart ücreti ödemesini gerektirecek bir sözleşme mevcut olmadığı gibi, davalı şirket müvekkile kart üstüne kart göndererek (sözleşmesiz olarak) aynı limite tabi farklı kartlardan ücret almak çabasına girmiştir. Davalı banka müvekkili yargıya başvurduğu için cezalandırma yoluna gitmiştir. Davalı bankanın bu keyfi hareketi müvekkilin elem ve ızdırap çekmesine sebep olmuştur. Kamusal hizmet veren davalı bankanın bir ilam sebebiyle müvekkili cezalandırması kabul edilemez niteliktedir."
Nasıl ama?
Müşterinin ve dahi sokakta çok sayıda bulabileceğiniz insanın zihinsel yapısı şöyle görünüyor:
1. Banka kamusal hizmet verir.
2. Banka sözleşmesiz gönderirse sormam, kartı kullanırım, ek kart dahi çıkarırım.
3. Banka bana dönüp bundan yıllık kullanım ücreti isterse çamura yatarım.
4. Çamura yattığım gibi kredi kartını da kullanmaya devam ederim.
5. Kartı iptal mi etti? Hemen dava açar itiraz ederim. Ne cüret yahu? Böyle elem böyle ceza mı olur?
Bu örnek bakış açısı her alanda çoğaltılabilir.
"Devlet ve dahi bankalar, vatandaşa ve şirketlere kredi vermek, cebine para koymak zorundadır. Vermezlerse bağırır çağırır ortalığı birbirine katarız.
İşin içine, milliyetçilik ve vatanseverlik baharatı da katarız."
Utanmaz, arsız ve sırnaşık bir toplum olma yolundayız. Siyasetçilerin her birkaç yılda çıkardıkları vergi affı, sigorta primi affı, sicil affı vb. gibi kararlarla: ticari ahlaksızlık normal, vergisini primini zamanında yatırmak enayilik oldu.
Toplumsal yaşamın içinde de bu adamlarla karşılaşmaktan utanıyorum.
IEA World Congress 2021
3 yıl önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder