Pazartesi, Mart 23, 2009

Eğitim ne işe yarar? (2)

Bugünkü konumuz: Var mısın? Yok musun?

Bir süredir bizim ekranlarımızda var olan bir yarışma. Geçen yıl tesadüfen rastladım TV'de. Uzun bir süre (1 ay kadar) her yarışmayı kaçırmadan izledim.

Merakım şuydu: Çalışmadan, bir yarışmadan para ödülü ile yüzyüze gelen insanların risk ve kazanç karşısındaki tavırları nasıl gelişiyordu?

Bunu ararken, benim ilk dikkatimi çeken tabii ki şu oldu: İstisnasız her yarışmacı, hangi kentten gelmişse gelmiş, farklı eğitim seviyesine sahip (İzlenimim, çoğunluk lise mezunu gibiydi), farklı meslek ve gelir grubundan (çoğunluk orta altı), farklı etnik gruptan yurdum insanı OLASILIK bilgisine sahip değildi. Basit matematik bilgisi yani.

Ne olursa olsun, "yüzde 25 ihtimalle büyük sayı bulma şansım var" gibi konuşmalar yoktu. Var olan, soru kipi biçiminde olmak üzere "ne hissediyorsun?" Aslında sorulan şu, 23 katılımcının sahip olduğu kapalı kutuların içinden çıkacak sayılara ilişkin olarak, o katılımcının ne hissettiği soruluyordu. Olasılık hesabı değil, hissiyat konuşuluyordu; "Kutumda küçük hissediyorum"!

Hakkını yemeyelim sadece geçen ay içinde yarışan genç bir erkek, olasılık hesabından bahsediyordu.
Eğitim ne işe yarar? Ya da eğitimli insan bu kadar az mı?
Tabii beni çok şaşırtan şu oldu (yüzleşme mi demek gerekir?): 1.500 TL maaş alan bir çöp görevlisinin olasılık hesabına göre iyi bir teklif olan 45.000 TL'yi reddedip, 50 TL ile yolcu olmasıydı! Aslında ilginç olan, bunun gibi örneklerin nerdeyse hergün tekrarlanıyor olmasıydı.
Çöp işçisinin şans eseri katıldığı bir programdan 30 aylık maaşına denk teklifi kabul etmeyip olasılık hesabını zorlaması (O olasılıkla 'şansımı zorladım' diyecektir) ilginçti.

Cumartesi, Mart 21, 2009

Eğitim ne işe yarar?

Okuma yazma, öğrenim; tüm bunların kişisel yatırım ve gelişime katma değer sağlama özellikleri dışında toplumsal yaşamda da beklenen yararları var.

Ne mi?

Birarada yaşama tabii ki.

Örneğin trafikte aracınızla seyir halinde iken arkanızda seyir halinde bulunan başka aracın size çok yakın olması nasıl açıklanabilir?

Sarhoşluk, akıl hastalığı gibi sıradışı nedenler yoksa ve de basit ortaokul fen bilgisine sahip biri olup 'hız ve ivme' gibi fizik kavramlarını öğrenmiş ise sizin aracınızı belli bir mesafeden izlemesi beklenir.

Bu yazıyı yazmak nereden aklıma geldi? Her zaman trafikte beni irite eden bir durumdur. Biri seyir halinde iken aracıma çok yaklaşırsa hemen hızımı keser (aniden değil tabii ki!) onu da yavaşlatırım. Çünkü arkadaki sürücü: Ya sarhoştur, ya akıl hastasıdır, ya da cahildir. Bunların hiçbiri değil olsa da 'aşırı güven' hastalığına kapılmış biri de 'hastalıklı' ya da cahildir. Çünkü 'nerede duracağını' bilmiyordur!

Her neyse, bu yazıyı şurada okuduğum yazı tetikledi. Yalnız değilmişim demek ki!

Örneğin önünüzdeki araç 90 Km hızla gidiyorsa arada 2 saniye fark bırakırsanız bu 50 metre ara demektir. Bu koşulda bile çarpma riskiniz vardır. Çünkü durma mesafeniz 90 metredir.

Pazar, Mart 08, 2009

Ekonomi yazarlığı ciddi bir iş değil midir?

Hayır değildir. Öyle olsaydı, iddialı biçimde yeni çıkan bir gazetede kendisine köşe verilen bir yazar şöyle yazmazdı;
“Dün ABD Merkez Bankası'nın (FED) bilançosuna baktım. Bu bankanın bilançosu bir yıl önce 800 milyar dolar iken, bugün 2.3 trilyon dolara çıkmış. FED bu kaynağı nasıl buldu? Büyük bir kısmı ABD Hazinesi'nin yıllık yüzde 2 faizle 10 yıllık tahvil satmasıyla sağlandı. Bu parayı ABD Hazinesi nereden buluyor? Paralarını ne yapacağını bilemeyen petrol zengini ülkelerden. ..."
Yavuz Semerci'den bahsediyoruz. Bu yazının neresi tuhaf diyebilirsiniz.
Hemen anlatalım:
1. "Dün ABD Merkez Bankası'nın (FED) bilançosuna baktım" dediğine göre, görebileceği Fed bilançosu 4 mart tarihli bilançosudur. Bu bilançoya bakan ne görür? Şunu görür:
"Reserve Bank credit: 1,891,437"
Yani 1.9 trilyon dolar. Neymiş? 2.3 trilyon değil.
Peki gün kayması sözkonusu olabilir mi? Hayır.
Fed'in piyasaya verdiği para aralık 2008'de 2.2 trilyon dolara çıkmıştı.
Sonuç: Yavuz Semerci palavra atarak yazımış.
Ne baktığı doğru, ne de baktım dediği sayı doğru.
2. Fed 'bu parayı bulmaz'. Fed bir ticari banka değildir. Para basma yetkisi ve gücü olan bir kurumdur. Bankalardan teminat alır, parayı basar. ABD Hazinesinin parayı borçlanıp sanki Fed'e vermiş gibi bir hikaye anlatıyor. O da doğru değil. ABD hazinesi, borçlanıyor çünkü bütçe açığı var. Alıp da Fed'de mevduat yapmak için borçlanmıyor.
Neyse...Bu neyin kanıtıdır?
Türkiye'de bilgi sahibi olmadan da, doğru sayılara dayanmadan da yazı yazarsınız, bazı patronlar da size para öderler.

Perşembe, Mart 05, 2009

Citi never sleeps!



Malum ABD'deki krizde en son geldiğimiz noktada ne mi oldu?

Amerikan kapitalizminin simgesi olan Citibank (ki ABD'nin en büyük bankasıydı) hisse fiyatı 1 doların altına düştü.

Bunun anlamı şu: Citi'nin değeri 5.5 milyar dolar!

Geçtiğimiz yıl ortalarında Citi'nin piyasa değeri yaklaşık 250 milyar dolar idi.

Citi'nin hisse fiyatı 1 doların altına düşmeden önce (muhtemelen dün) şurada hazırlanan espri yukarıdaki gibiydi: "1 dolar 25 cent harcamanın en iyi yolu nedir?"

İpucu da veriliyor (Cola şişesinin altından): 'Bu daha likit' denilerek!

Daha neler göreceğiz kim bilir...

Salı, Mart 03, 2009

Krizdeki tek fırsat...


Krizdeki tek fırsatın, eğlence sektöründe bulunduğu söylenebilir. Böyle dönemlerde kültür ve sanat ürünleri patlama yapabiliyor.

Belleklerinizi zorlayın 1994 krizinden hangi sanatçılar çıktı? Biz söyleyelim: Tarkan.
2001 Krizinden kim çıktı? Cem Yılmaz. Bu örnekler çoğalabilir.
Böyle ekonomik daralma dönemlerinde, kitap ve cd satışları artıp, sinemalarda da gişe hasılatları zıplıyormuş.

İşte ilk bulgular ABD'den geliyor.
ABD'de 1 Ocak-1 Mart döneminde sinema gişe hasılatlarına bakıldığında; 2009 yılı 2008'e göre yüzde 14.7 artış, 2007'ye göre yüzde 31.7 yukarıda.
Şimdilik bu tez işliyor gibi...

Kaynak: Econompicdata.blogspot.com