Perşembe, Ocak 25, 2007

Bocelli Merakı




Ülkemiz tuhaf ilginçlikleri içinde barındırır. Dünya diğer yerlerde olan tuhaflıklardan farklı değildir aslında.
Pazartesi (22 Ocak) günü YapıKredi Koç Bank birleşmesinin kutlanacağı bir gece daveti vardı. Bu davette bir de konser verilecekti. Konseri verecek olan "Tenor" Andrea Bocelli idi.
Kendisinin ciddiye alınabilecek bir müzik eğitimi yok. "Bizim çocuğun kulağı iyi" diyen bir annesi varmış herhalde. Zaten, dünyanın birçok yerinde bu eleştiriliyor.
Neyse isteyen web'de detaylı bilgileri bulur. (Meraklısı, 8 Eylül 2006 tarihli New York Times'dan Bernard Holland'ın yazısını okuyabilir. Yazının başlığı: "Spectator-Friendly, and Critic-Proof in a Sea of Approval" )
Ben zaten "Sacred Arias" albümünü dinlemiş ve notumu vermiştim.
Ama, popüler kültür dediğimiz şey bu işte; halk Bocelli'yi satın alıyor, konseri "full" çekiyor !
AP ajansı, Bocelli için "Passion? Yes. Power? No." diyerek değerlendiriyor.
Neyse, o gece anlı şanlı sosyetemiz, kokteyl salonunda pek durmadı, hemen salona dalıp yer kaptı; 'vasatizmin' zirvesiydi.
Ertesi gün, gazetelerde konserin değerlendirmesini yapan bazı yazarlar, "Bocelli muhteşemdi ama salon akustiği kötüydü" diyorlardı.
Biz de akustiği pek beğenmedik. Ama, 'vasatizmi' sevenler, "Yahu biz Bocelli için muhteşem diye yazacağız, ama, araya durumu kurtarıcı bişeyler de yazalım ki, pek de foyamız ortaya çıkmasın" mantığı yürütmüş olmalılar...






Pazartesi, Ocak 15, 2007

İş dünyası neden ağlıyor ?

Bugün eşime bir pantolon almak üzere çarşıya çıktık. Çarşı dediysem, Nişantaşı'na...Pek çok yer dolaştık ama, kısaca meramımı anlatayım, bir pantolon Beymen'de 570 YTL ! Bu da yerli üretim katındaki fiyat. Bilindiği gibi, Beymen aynı zamanda, yabancı markaları da ithal edip satıyor. Dışarı çıktık, ithal bir "marka" pantolon bulduk MaxMara; 182 YTL ! Aralarında hiçbir ayırıcı bir farklılık yok. "Ben markayım kardeşim, o kadar olacak" derse de, MAxMara var karşısında. Bilinirlik olarak belki de MaxMara dünyada daha fazla tanınıyor.
Özetle, bugün tekrar anladım ki, içerideki yurdum imalatçısı ve 'kaşar kazıkçı taciri', ithalatın 'terbiye edici' yönünden oldukça rahatsız olmakta dibine kadar haklı. Yıllardır, bizlere 'dibine kadar geçiren' bu adamlar, şimdi 'efendim ne olacak bu döviz kurunun durumu ? Ne olacak bu ithalat çılgınlığı ? Sanayimiz yok olacak" diye yırtınıyorlar.
Ben de "bu size az bile" diyorum.

Cuma, Ocak 12, 2007

Yabancılardan otlanan "nankör" milliyetçiler !

Damat Ferit soruyor:
"...özellikle yabancı alımları ile zil takıp oynayanlara şu soruyu sormak istiyorum: Hazır değerlerin satılması ile ortaya çıkacak, daha doğrusu ekonomik çarkın tamamen yabancı kontrolüne geçtiği bir sistemde, varolan yapıda dahi “milli gelirden payına düşen hakkı alamayan” Türk vatandaşlarını, nereye koyuyorsunuz?"
Yanıtı biz verelim:
Biz çok sevgili milliyetçilerimizi, bankalara, örneğin çoğunluk hissesi Yunanistan bankalarına ait olanlarına yatırım fonlarını yönetsin diye koyuyoruz (daha doğrusu, onlar "bize yönetmek için bir fon verin" diyorlar) !!!
Yurdum insanı işte ne olacak ?

Pazartesi, Ocak 08, 2007

GÖTÜMSER


Gün gidiyor limoni, bana kalsa da nezle
Sümüklü deniziyle, bulut mendilleriyle
Hapşırdı hapşıracak burnu morarmış Kıble,
Yaşıycağız demek ki bir eyyam daha böyle
Dün gidiyor limoni, mükedder filleriyle

Ekonomideki kötümserleri okuduğum zaman, Can Yücel'in bu güzel şiirini hatırlarım her zaman doğrusu...

Görmek İstemiyorum !


Oğuz Satıcı şöyle buyurmuş: "Yüzde 5 hedef koyup yüzde 9.65’le enflasyonu bitirten ve Türkiye'ye böylesi yüksek faiz bedelini ödetenlerin ortaya çıkıp biz başarısız olduk diye kendilerini ilan etmeleri gerekiyor”
Hakikaten de öyle. Bizim tavsiyemiz, kolkola gezdiği Bakan arkadaşı Kürşat Tüzmen'e de bu sözleri söylemesi. Zira, hedef sadece Merkez Bankası'nın değil, Hükümetin de hedefi idi.
Haydi bakalım Oğuz beyefendi aynı tarz konuşmayı da Hükümete de yap ?!!